23 Kasım 2008 Pazar

Kaza Raporumsu 2005 (Kaş- ilk termik dönüşlerim ve ilk xc)

Herşey alkolün bol olduğu ve bir sonraki günün havasının güzel olacağının ofisten müjdelendiği bir gecede başladı. Mavi barın renkli iskemlelerinin bacaklarınca çalınan tequila türküleri ile duvar barın sıcak taşındaki kıçım kurtlanmaya başlamıştı ve basurumdan bağımsız yüksek inversiyon haberleri ile kaşınıyordu. Hep hüsranla sonuçlansada her güzel hava beklentisi ile beraber gelen bu heyecan, sidik gibi birama ve muhabbete vedâ bahanem oldu sonunda.Açarken kırarcasına omuzladığım kapıdan geçip , gıcırdayarak küfür eden merdivenleri çıkıp odadaki telsizin pillerini kontrol ettim.Sonra vantilatörün dibindeki perde çarşaflı yatağımda ertesi günkü uçuş kıyafetlerimle sızdım.
Halil abi sayesinde; hep terden yapıştığım yatakta uyanmayı beklerken, Cem in tostunun çöpü ve boş kola kutusuyla bir virajda savrularak uyanmaya alıştım. Ama bu sefer “ Bu adamlar gürültüyle sallanan arabada nasıl uyuyolar ?” diye şaşkın ve tepkisiz bakan tandem yolculari yoktu. Onların yerine, buluşma yerinden almakta geciktiğimiz Bilkentli singel cılarla, yolda bulduğumuz garip Fransız singılcı çift vardı. İzne dönemeci geçildikten sonra herkez yavaş yavaş ayılmaya başlamıştı. Hatta ayılıp açlığının farkına varanlarla Kalkan a kadar gidersek orada kralının sucuklu yumurta olacağı kahvaltının muhabbetini yapmaya başlamıştık. Tam bu sırada benim hiç param olmadığı aklıma gelmişti ve otostopla kaşa donme planları yapmaya başlamıştım ki Bilkentli Özgün iki beşlik borç verdi. Nasıl olsa Kalkan a gidemeyiz, limana inince geri veririm diye aldım. Zaten hiçte güzel bir uçuş olacakmış gibi hissetmiyordum.
Bu olumsuz düşüncelere rağmen kanadımı bir an önce serip kalkmak istiyordum. Saat aşağı yukarı 12 falan olmuştu. Termikler için pişen pişmiştir diye düşünerek havalanan bilkentli öğrencilerden sonra Barış ın ardından kanadımı serdim. Havalanınca her zaman başıma bela olan speed barın cırt cırtı polar eldivenime yapıştı. Ağzımla eldivenimden söktükten sonra koyacak bir yer bulamadım. Bu arada her zamanki gibi, o saatlerdeki uçuşlar için gereksiz olan yamaca yakın kaldırıcı arama çabalarımla vericinin arkasına doğru kıvrılıp, verici sırtının sonuna kadar gittim. Tekbaşıma yaptığım bu deneme elimde patladı ve kös kös take off un aşşağısındaki kayalıkların altında bir irtifada geri dödüm. Bir baktım ki benden önce kalkan sığır Barış bulmuş bi termik çiçek gibi take off un üzerinde bir irtifada takılıyor. Ben termiği bulup kazıyıncaya kadar havada bir sürü kanat olduk. Kasa kasa vericinin üzerine çıktığıma sevinirken herkezin basıp verici sırtnın sonuna doğru yollandığını gördüm. Önde Shamanla Ugur sonra Dune la Sukan yardırmış,Barış ,Bahar arkadan da ben .Sondaki hörgüç gibi olan kayalıklara vardığımızda herkez havada beklemeye geçmişti.Uğur arkadaki daha yüksek sırtı denemeye gitti.Onu dikkatle izlemeye çalışıyordum ama ağzım speedin cırt cırtı sayesinde acayip sulanmıştı.Salyalarım damlamaya başlamıştı.Kendi kendime daha önce öndeki tepelerde çalışan bi yer vardı orayı denemek için süzülüşe geç bu arada şu cırt cırttan kurtulursun dedim.Uğur u beklediğimiz yerden tek başıma dallama gibi ayrılırken bir yandan da ilk kez tam anlamı ile kendi kararlarımı verebileceğim ve kendimi deneyebileceğim bir fırsat yakaladığımı düşünüyordum . Ne olursa olsun bunu denemeliydim. Caminin oraya falan patlamamak için dua ederken sanki bir kara deliğin yanında yürüyormuşcasına his veren termik öncesi sessizlik oldu ve sopayla harnesin solundan bişey dürttü. Harneste sola yatıp dürtmenin devamını beklerlerken yukarı doğru çeken termiğin tam benim aradığım şey olduğunu anlayıp dönmeye başladım. Biraz irtifa alıp, ilerlemeye karar verdiğim yönde tekrar süzülüşe geçtim. Bir yandan da arkaya bakıp diğerleri ne yapıyor onu anlamaya çalışıyordum. Onlarında benim döndüğüm termiğe doğru geldiklerini görünce kendime güvenim yerine geldi. Ama hala ileride bişey bulamazsam nereye ineceğim onu gözüme kestirmeye çalışıyodum. Bu anlattığım yere kadar olanlar çok kısa zaman içerisinde ve çok kısa bir mesafede gerçekleşmesine rağmen bana yaşattığı hisler ilk uçuşumdaki gibiydi. İlk kez sırtta tandemlerle takıldığım uçuşum hariç; bundan önceki uçuşlarım bir tiren gibi raylara bağımlı ilerlermişcesineydi. Neler olacabileceği sana önceden anlatılmış ve şu olursa şunu yap bu olursa şunu çek şeklinde programlışcasına uçuşlardı. Ben sadece print edip kağıda basıyordum. Ama bu uçuş farklıydı. Tek başına gibiydim ve inanılmaz zevk alarak uçuyordum. Uçarken artık geri dönüşümün olmayacağını düşünerek; ya devam ya da orda bir yere inecekmişim gibi düşünüyordum. En iyi ihtimalle Bucak a inebilirim diye düşünerek ileride gözüme kestirdiğim kayalıklara doğru gidiyordum. Ama yol üzerinde hiç bir şey dürtmüyordu. Buraya kadarmış dedim kendi kendime.”Böyle bilmeden etmeden önden çük gibi fırlarsan ne olacak sanıyordun. Biri önden gitseydide baksaydın ne yapıyor diye olmaz mıydı sanki? Hayatında Kaş take off undan limanlara olan güzargahtan başka kaç yerde uçtun ki ?“diye söylenerek giderken dönmeye değmez diye düşündüğüm bir kaç yer geçtim. Kayalıklara vardığımda gerçektende hiç bir şey yoktu. Arkama baktığımda herkezin süzülüşe geçip bana doğru yaldır yaldır geldiğini gördüm. Ne yazık ki hepsinin sonu benim gibi olacak diye düşünüyordum. İnecek yer ararken dönmeye değmez diye düşündüğüm yere geri gelip süzülenleri beklemeye başladım. Önce Sukan geldi ve benimle aynı yerde biraz takılp biraz önce denediğim kayalıklara doğru uzadı. Nasıl olsa bişey bulamayınca ineceğini düşünüyordum . Nereye ve nasıl indiğini görüp bende aynı şekilde inerim diye geçirdim içimden. Zaten angut kuşu gibi her yere ya arka rüzgarla ya da bir şekilde becerip salak saçma iniyordum. Bari o ne yapıyorsa izleyip fikir edineyim dedim. Bu ara Bahar da geldi ve oda benimle aynı yerde es lemeye başladı. O bir yana dönüyodu ben bi yana ; sonra tekrar bir birimizi sıyırıp başka yönlere dönerek göt kadar bi yerde debeleniyorduk.Dönüp dururken Sukut un demin birşey bulamadığım kaylıklarda takıldığını gördüm .Ne kaybederim diyerek peşi sıra kayalıklara doğru açıldım . Kasıp dururken acayip sallantılar oluyordu. Sanırım öndeki tepenin rotoru bu kayalıkları etkiliyordu ve bir hava kütlesinin termik oluşumu için ısınmayı bekleyebileceği , sonrada termiğin tetiklenmesi için gerekli bütün ihtiyaçlarını barındıran bir yerdi.Dinamik takılırken bişeylerin olacağı belli bir yerdi.Artık ne biraz önceki yerlere dönebilirmişim ne de devam edebilirmişim gibi geliyordu .İniş için gözüme kestirdiğim yerlere bile zarzor yetişebilirim heralde diye düşünürken yabancı bir kanadın daha önce Baharla takıldığımız yerlerin biraz daha gerisinde take off yönünde iniş için yaklaşmalar yaptığını gördüm.Lan , düşündüm bu kim ? Bir türlü çıkartamadım kanadı.Sonra bunun yolda bulduğumuz Fransızlardan biri olabileceği aklıma geldi.Ama bunuları düşünecek vakit yoktu ve ben kendi derdim ile yanmalıydım.Sukanla beraber kayalık yamacı kazırken Baharda bize katıldı.Arkadan da Ugur bize doğru geliyordu.Bu ara beni bazı yerler kaldırıyo bazı yerler ise kaldırdığı kadar basıyordu.Bu böyle devam edip giderken biraz daha yamaçtan açılıp dönebileceğim bişeyler hissetmeye başladım.Sınırlarını bulabilmek için bir iki denedim ve baktımki bişeyler olabilir.Fakat yamaç dinamik ile termik karışık kaldırdığından çok türbülanslı ve dönerken darma duman ederek irtifa kazandırıyor.Bu ara başkalarının ne yaptığına baktım.Benim altımdaki kimse bu kaldırıcının farkında değildi.Şimdi düşünüyorum da acaba ben tam tetiklenme merkezinde mi geberiyodum ? Neyse bulduğum yerde dönüşlere başlayıp hep beraber kastığımız kayalık yamacın üzerine yükseldikten sonra ilk dönüşte inanılmaz şekilde drift olduğumu hissettim ve oradaki dinamik olduğunu düşündüğüm banta çok zor girdim.İkinci dönüşü yapmak için daha çok açılmam gerektiğini ve yine bu şekilde sürüklenmemin hiç hayırlı olmayacağını hissettimYükselmek icin daha açıktan yapmaya çalıştığım dönüş bile beni yanıltarak bir öncekinden daha çok sürüklenmeme neden oldu . Kayalıkların üzerine doğru yükselmiştim ama inanılmaz şekilde de sürüklenmiştim.Jumbe ye keskin dönüş yaptırmak rüzgar arkaya alındığında daha bir zor oluyor sanki .Tekrar kayalıkların üzerindeki dinamik ve termik karışımın içine girebilmek için frenleri bırakıp harneste doğrulup ileri doğru gitmeye başladım .Dinamik ve termiksel bir oluşuma rüzgar altından girdiğim için gerçekten çok türbülans bekliyordum ama bir anda bu kadar şiddetli önden kapamayı beklemiyordum.Kanadımın tam ortasından üst kumaşının yuvarlanıp alt kumaşla birleştiğini gördüm ve içim gitti.Kanadım önden kapanmaş olmasına rağmen öne doğru saldırış hala durmuyordu.İpler boşalıp ben kanattan yukarıda kalınca ileri gidiş durdu ve çok kısa bir süre serbest düştüm.Aklıma direk Sukan ın Erzincanda yediği önden kapama geldi .Çok sağlam kapanmıştı ama çok çabuk açılmıştı .Aklıma nasıl bu kadar çabuk o an geldi ve gözümde canlandı bilemiyorum ama insan bu tür hayati durumlarda kesinklikle çok hızlı düşünüyor.Bazı insanların gözünün önüne film şeridi gibi gelen bu görüntüler ; bence ,onun başına gelen durumla bilinç altının benzer bulduğu anların görüntüleri.Senin kendini kurtarman için benzer anları bilinç altın çok hızlı bir şekilde sana hatırlatıyor bence.Dağcılık,bisiklet veya kayakla ilgili yaşadığım ölümcül durumlarda hep buna benzer görüntüler gözümün önüne geldi .Neyse Sukan ın durumu daha gözümün önünden geçmemşiti ki kanat asimetrik olarak açıldı ve kendim bile fark edemeden açılan tarafın kolonlarına sarılıp ağırlığımı kanadın açık kısmına vermeye çalışarak tekrar bir serbest düşüş yaşadım.Bu anda aklıma ilk gelen şey yedek oldu.İrtifamın kayalıklardan çok fazla olmadığını düşünürken yüksekliği kontrol etmek için aşağıya bakmıştım.Altımdaki kayalıklara irtifamı kestirmek için bakarken bu sefer diğer tarafın kapalı bir şekilde altıma gelmesi beni iyice dehşete soktu .Tekrar serbet düşeceğimi anlayıp yine açık olan tarfın kolonları ile kendimi çekerek ağırlığımı açık tarafa atmaya çalıştım .Önden kapanmadan sonra akordiyon gibi iç içe girerek bir bu taraftan bir o taraftan kapanıp açılan asimetrikler , nasıl olupta gravat olmadan çözülüyordu hala anlayamıyorum . Gravat için müsayit görünen kanadımı , her seferindeki serbest düşüşlerimin şoku ve basıncı bozarak açıyordu sanırım. Kanadı kontrol altına alabilceğimden umudu kesip frenlerin ikisinide sol elime alıp yedeğe uzanmaya çalıştım . Bir yandan irtifanın yedek çin yeterli olup olmadığını düşünürken bir yandan da yadek kulbunu bulmaya çalışıyordum.Elimi atıp atıp yedeği yakalayamazken kanat arkamda bir yerlerde spin gibi dönüp tekrar kapandı.Nasıl olsa yedeği de yakalayamıyorum diye tekrar firenleri aldım .Tam o anda orda ölmeyeceğimi anladım.Daha sonra kanat tamamen kapalı olmasına rağmen şapur şupur diye gürültüyle komple açıldı . Ne bir gravat ne bir düğüm çiçek gibiydi .Sağa sola saldırıyordu ama deminki saldırış ve düşüşlerden sonra bunlara can kurbandı.Tamamen herşey durulup sakinleştikten sonra Baharın bana dehşetle bakarak biraz altımdan ve önümden geçtiğini gördüm.Sonra kendimden hiç beklemediğim inanılmaz coşkulu ,mutluluk ve yaşama sevinci dolu bir çığlık attım . Süperdi...Yemin ederim yeniden doğduğuma inanarak bir bebek ağlaması gibi ciğerlerime hava doldurarak attığım bir çığlıktı.Bacaklarım sanki daha önce hiç yük taşımamıştı ve o an hafif bir bedene bağlı gibi oldu. Ben ne oradaydım ne de başka bir yerdeydim.Ya hiç biryerdeydim ya da her yerde.Anlatılamaz bir duyguydu hissettiğim...
Çok hızlı bir şekilde sakinleştim.24 senelik yaşantımın en önemli anlarından biriydi ama çok hızlı sakinleşip oralara inmemek için kasmaya devam ettim .Aynı termik karışımında sadece dinamikmişcesine dönmeden bir kaç es daha çizdim.Bu ara Ugur telsizde yamaca o kadar yakın uçma yavşak falan diyordu.Yeterli irtifayı almışım yada almamışım çok sallamadan hemen denize yakın olan daha yüksek ve daha öndeki tepeye atladım.Buraya geçerken önde iniş için daha önce gözüme kestirdiklerimden daha uygun yerler olduğunu ve Bucak a dönmek için yamanılabilecek yamaçlar olduğunu gördüm.Mp3 ün kulaklıklarını taktım müzik açıp hayatın tadını bir an önce almaya çalıştım.İçime çektiğim nefes her zamankinden daha lezzetliydi .Yanımdan bir roket gibi bir pamukçuk geçti.Yakınlarada bir yerde bunu taşıyan bir termik olmalıydı.Birileri telsizden hala bişeyler diyordu.Kulak kabarttım .Ugur keyfinin kaçtığını ve kaşa doğru döndüğünü söyledi .Sukan ve Bahar da peşinden devam etmeye başladılar.Yamaç taşımasına rağmen Kalkan a doğru geçmemiz gereken boğazın orda daha fazla yükselemiyordum.Ugur da bana telsizden daha fazla kasmamamı söylüyordu .Zaten artık tek başıma gidecek cesaretim yoktu.Kulağımda bob marley ezgileri Kaş a doğru önümde çok güzel şekilde yamaca yamanarak uçan kanat görüntüleri ile döndüm .Son olarak Blikentli Özgür ün benim ölmek üzere olduğum kayalıkların onune indiğni gördüm.Bizde ; Ugur,Barış,Bahar,Sukan izneden kalkmışcasına uyuyan deve gelip kol uçuşu yapıp limana indik.Hayatımın en zevkli, en tehlikeli ve en güzel uçuşundan sonra bira ve içli köfte....Her neyse...
Yamaçparaşütü extrem bir spormuş !

The END




















Serhat ÖZEL

Hiç yorum yok: